Esra Filiz

Tarih: 28.09.2023 11:16

Felsefe Ve Felsefenin Gerekliliği Üzerine

Facebook Twitter Linked-in

 Hâlbuki “felsefe yapmak”, bu anlamlandırmanın çok daha ötesinde bir eylemdir. Herkes bilinçli anlamda felsefe yapamazdan önce belirtmek gerekir ki herkes felsefeyi anlayamaz. Geçmişten günümüze felsefe çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Söz gelimi Victor Hugo felsefeyi düşüncenin mikroskobu, Albert Camus utanmazlığın çağdaş biçimi, Socrates neleri bilmediğini bilmek, Peter Abelard inanılanın inanılmaya değer olup olmadığını araştırmak, Voltaireinsanın düşünce gücünü kullanarak bilinmez olanı anlamaya çalışması, Friedrich Nietzsche hayatın anlamını aramanın ve insanın kendisiyle olan ilişkisini anlamanın yoluolarak tanımlamıştır. 

 

Bununla birlikte Ali Şeriatî, ilme dayanmayan felsefenin hayalcilikten farksız olduğunu belirterek felsefe yapmanın bilinenin aksine alelade bir faaliyet olmadığını vurgular. 

 

Bilginin muhtelif türleri vardır: Bilimsel, dini, tekniki, felsefi vb… Bilgi türleri içerisinde yer alan felsefi bilgi, içerisinde ne olduğu ve değerine dair karşıt yargılar barındırır. Bazı kesimlerce gereksiz, faydasız üstelik tehlikeli bir faaliyet olarak görülen felsefe bazı kesimlerce son derece hayati bir öneme sahip olmuştur. 

 

Toplumumuzda felsefe kavramı -günümüzde her ne kadar felsefeye karşı olumsuz tutum biraz daha aşılmışsa da- negatif bir etki uyandırabilmektedir. Öyle ki felsefe yapma uğraşı veren, bu alana çalışmalarıyla katkı sunanlar dinsiz, komünist vb. yaftalara maruz kalabilmekte halk içinde bu tür ithamların muhatabı olmamak adına felsefe alanındaki çalışmalarını dile getirmekten kaçınabilmektedirler. Geçmişten günümüze dinden edebiyata birçok alanın eleştiri konusu olan felsefenin bilhassa edebiyatçıların nezdindefazlaca hicvedildiği ortadadır. Mesela on yedinci asır şairlerimizden Nabî “ Hikmet-i Felsefe’den eyle hezar.” diyerek felsefenin korkulacak, çekinilecek bir alan olduğunu telkin etmektedir. 

 

Yine Yahya Kemal Beyatlı’nın “Felsefe tarihini yakından biliyoruz. Bir feylezofun hem de aksi bir nazariye ile halef olduğu ve hükümlerin muttasıl değiştiği malûmdur. Eğer milletler nazariyeleri muttasıl değişen filozoflar silsilesinin kafasına tâbi olarak döğüşselerdi kürre-i arz üzerinde tekevvün hadisesi dururdu.” şeklindeki beyanı, Necip Fazıl Kısakürek'in “Felsefe, bir çuval çürük ceviz içinde bulunan bir sağlam cevizi el yordamı ile bulmağa benzer.” ifadesi felsefenin uzak durulması gereken bir alan olduğu düşüncesinin yansımalarıdır. Bu örneklerin içinde Gazali’ nin de felsefeye karşı olumsuz bir tutuma sahip olduğunu hatta filozofları bazı düşüncelerinden ötürü tekfir ettiğini belirtmeden geçmek doğru olmaz. Gazali “ Tehâfütü’l- Felâsife” (Filozofların Tutarsızlığı) adlı eseri ile devrinde hâkim olan felsefeyi eleştirse de bilinmelidir ki o, felsefeyi reddederken dahî gayriihtiyari felsefe yapıyordu.

 

Peki taban tabana zıt bir şekilde tanım ve ifadelere konu olan felsefede ortak bir konsensüs sağlanamaz mı? Felsefe telakkileri çağdan çağa hatta filozoftan filozofa göre değiştiği için genelgeçerliği olan bir tarif yapılamayabilmektedir. Felsefe hakkında olumlu ya da olumsuz fikirlere sahip olanlar kadar onun ne olup olmadığı konusunda tevakkuf edenler de vardır. Sokrates’ in bildiği tek şeyin hiçbir şey bilmediği yönündeki ifadeleri, Jules Lachelier’in felsefe nedir sorusuna “Bilmiyorum.” cevabını vermesi felsefenin “efradını cami, ağyarını mani” türünden tanımlanamaz bir alan olduğukonusunda farklı düşünceler uyandırabilmektedir. 

 

Felsefeden kurtuluş yoktur. Felsefe yapmamak, insanın tabiatına aykırı bir eylemdir. İnsan bu konuda adeta bir cebriçindedir. Aristo şöyle diyordu:“ Felsefe yapmak lâzımdır diyorsunuz, o halde felsefe yapmak lâzımdır. Felsefe yapmamak mı lâzımdır diyorsunuz, bunu yapmak için yine felsefe yapmak lâzımdır.” Bu ikinci şıkta en güzel örnek, yazının başında bahsedilen Gazali’dir.

 

Binaenaleyh felsefe gerekli bir faaliyettir. Çünkü insan felsefeden kaçamaz, felsefe farklı fikirleri içinde barındırır vebir problem üzerine eğildiğinde, sonuçta mutlak bir varlık karşısında bulunur. Tüm bu özellikler de onu elzem bir alan kılar. Felsefe yapmanın değerini anlayabilmek dileğiyle…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —