Günlük hayatta ekseriyetle kullanırız had kavramına ilişkin birçok deyimi; haddi aşmak, haddi bilmek, hadhudud tanımamak vb…
İnsan, haddini bilmekle yükümlü bir varlıktır. Çünkü haddin bilinmesi haddin aşılmamasının ön koşuludur.İnsanın özgürlüğünün sınırı ise başkalarının haklarını ihlal ettiği yere kadardır. Bundan ötesi hadsizlik, sınır tanımazlık olur ki bu da müsamaha gösterilmemesi gereken bir durumdur. Nitekim sınırını, nerede duracağını bilmeyen bir insan daima toplum tarafından ötekileştirilmeye, örselenmeye mahkûmdur.
Yakın zamanda gerçekleşen menfur bir saldırının birkaç gün gündemde ses getirip sonra zamanla etkisini yitirmeye başlaması,bu olayın kanıksandığını düşündürtmemeli bizlere. Dini değerlerin muhafazası en az dil kadar kültür kadar gelenek ve görenek kadar önem arz etmektedir. İslam dini mensuplarınca zarûrât-ı hamseden birisi olarak telakki edilendinin korunması hususu, dini metinlere verilen değerle de yakından ilişkilidir. Olayı çok kısa anımsayalım:
Aşırı sağcı siyasetçi RasmusPaludan, Türkiye’ nin Stockholm Büyükelçiliği önünde tüm ikazlara rağmen provokatif bir eylem gerçekleştirerek kutsal kitabımızKur’an-ı Kerîm’i yakmıştı. Bu melun saldırıya sözde “ifade özgürlüğü (!)” kisvesi büründürülse de insani değerleri altüst etmeye yönelik acımasızca bir girişim, insana/ insanlığa karşı bir suç olduğu apaçık ortadaydı. Bu eylemin başka bir ülkenin büyükelçiliğinin değil de bilhassa Türkiye’ nin Stockholm Büyükelçiliği’nin önünde yapılmasını veİsveç polisinin yalnızca güvenlik önlemlerini alarak bu olayın gerçekleştirilmesine tepkisiz kalmasını ise okurların yorumuna bırakıyorum.
Bu alçak eylemin arka planında biliyoruz ki ırkçı bir anlayış, şiddetli bir Müslüman düşmanlığı yatmaktadır. İfade hürriyeti savunusuna karşın vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetinin ayaklar altına alınması söz konusudur. Bu açıdan insanın ifade özgürlüğünün sınırının bir başkasının inanç özgürlüğünü kısıtladığı noktada bittiğini algılamakta güçlük çeken zihinlere bunun defaatle kazınması, had kavramıyla tanışmadılarsa daderhal tanıştırılması gerekmektedir. Bizlere düşen ise bu hain saldırıya binaen birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde olmak, elimizden geldiği ve gücümüzün yettiği nispette ırkçı ve ayrımcı akımlara pirim vermemektir. İnanç hürriyetine yönelik hakkımızı aramak yerine hakkımızı almak yolunda mücadele etmektir.
Haddini bilmenin çok şey bilmekten daha elzem olduğu günümüz dünyasında, had kavramıyla yeniden tanışabilmek, tanıştırabilmekdileğiyle…