Esra Filiz

Tarih: 16.04.2024 14:03

Müslüman Perspektifinden “Yahudi”  Algısı

Facebook Twitter Linked-in

.Bu konuyu geçmişe dönük yönüyle ele almak daha doğru olacaktır.

 

Avrupa Konsolosluğunun Osmanlı sultanı üzerindeki baskısı yalnızca Hristiyanlara belli bir sivil özgürleşme olanağı sağlamakla kalmadı. Bu uygulamadanYahudiler de istifade etti. Avrupa konsolosluklarının himayesindeki Hristiyan misyoner okulları, eğitimli bir Arap sınıfı meydana getirdi. Bu sınıf, yüzyıllarca müdahil olmaları engellenen sosyal ve ekonomik alanlarda da söz sahibi olmaya başladı. Fransız Yahudilerin Evrensel Yahudi Birliği ve daha küçük çaplı İngiliz, Avusturyalı ve Alman Yahudilere ait yapılanmalar, misyoner okullarla benzer amaçlar taşıyan Yahudi okulların açılmasına sebep oldu. Avrupalı Yahudiler ve Hristiyanlar arasındaki bu faaliyetler, birtakım zımmîleri de Avrupalılaştırma amacı taşıyordu. Her ne kadar bu girişim zımmîlerin hukuki ve iktisadi konumlarını güçlendirmişse de taşrada yaşayan Yahudilere yansıyan olumsuz yönleri de vardı. İmtiyazlı Yahudilerin zımmî kurallarına riayet etmemesi Müslümanların düşmanlığına neden oldu. Taşra yönetimindeki idari bozulmalarla beraber kanun işlememeye, korumasız Yahudiler mağdur edilmeye başladı.

 

Siyonizm’in zuhuru ve Filistin problemi, Müslümanları Yahudilerden daha da ayrıştırdı. Yahudi gözüyle bakıldığında, Filistin’in Yahudiliğin milli yurdu olması problemi, modern milliyetçiliğin başat unsurlarındandı. Filistinli Arapların görüşü de Yahudilerin görüşüne benzerdi. Yani problemin temelinde iki taraf için de toprak ve egemenlik vardı. Dinin bu mevzuya dâhil olmasıyla toprak ve egemenlik ikincil unsur haline geldi. Binaenaleyh olaya İslamî veçheden bakıldığında mevzu çok daha derindi, din ve milliyetçilik ayrımının sınırları modern Orta Doğu’da hiçbir dönemde kesin olarak çizilememişti. Siyonistler kendilerinin ikincil konumlarını görmezden gelerek bağımsız bir ekonomi kurup yönettiler. Böylelikle Siyonizm, Müslüman Orta Doğu’da bağımsız bir Yahudi devleti kurarak ilahi olarak emredilen ve muhafaza etmedeveikincil dereceye düşürülen konumlarını yeniden kazanma faaliyetlerinde (sözde) zımmîlerin davasını temsil ettiler.

 

Bu durumun Müslümanlar tarafından kabul edilecek bir yönü yoktu ancak Siyonizm’in Avrupa’nın yayılmacı politikası ve sömürge faaliyetleri ile yakın irtibatı onu daha tehditkâr hale getirdi. Siyonistlerin çoğu Avrupalıydı ve dolayısıyla Araplara yönelik bakış açılarıhâkim Avrupa tutumunu yansıtıyordu. Siyonizm, tüm Yahudiler için pek bir anlam ifade etmiyordu belki ama Müslümanlar için düzenin bozulmasını sembolize ediyordu. 

 

Siyonizm’e karşı İslamîantipatien başından belliydi ancak Arap siyasi hareketlerindeki güçlü Hristiyan ve seküler unsurlar, bu antipatiyiistenen düzeyde dile getirmede etkiliolamasa da daima var olmaya devam etti. Kur’an ve gelenekte var olan mesajın geniş özeti, Siyonizm’e/Yahudiliğe karşı olumsuz bir tavrın daimi hatırlatıcısı oldu.

 

 Günümüzde Yahudilere karşı İslami görüş, Yahudilerinİslam’ın egemenliğine boyun eğmelerini beklemektedir. Mısırlı SeyyidKutup’un kaleme aldığı “Yahudi ile Savaşımız” adlı eserinde Yahudileri İslam’ı saran olumsuzluğun sebebi olarak resmetmesi, İslamî aktivizmin ve reformun teşvik edilmesi örneklerden sadece birkaçıdır. Tüm bu tasvirlere rağmen küresel anlamda Müslümanların Yahudilere yönelik görüş ve düşünceleri değişkenlik göstermektedir. İslam dünyasında İslam adına konuşabilecek tek bir zümrenin olmaması eylem gerektiren temel meselelerde dahi birliğin sağlanamamasını, harekete geçilememesini beraberinde getirmiştir. Değişkenliklerle beraber günümüzde Yahudilere karşı Müslümanlarda kısmi eylemsizlik söz konusudur ve yirmi birinci yüzyılın başlangıcıyla bu eylemsizlik yerini büyük oranda Yahudi karşıtlığına bırakmaya başlamıştır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —