Nitekim aylardır süren krizin etkileri yalnızca bu iki devlet arasında değil tüm dünyada yankı uyandırmış ve uyandırmaya da devam etmektedir.
Ukrayna’nın NATO’ya girmesinin Rusya için tehdit oluşturacağı temeline dayanan Ukrayna-Rusya gerginliği, her iki devletin birbirini cephe almasına zemin hazırlamıştır. 2019’da iktidarı eline alan Zelenski’nin konuyu yeniden gündeme taşıması, Rusya’ya yönelik olumsuz söylemler, Ukrayna’ya eğitim maksatlı NATO askerinin çağırılması ve Donbass’taşiddet vakalarındaki belirgin artış, Putin’in tekrar Ukrayna sınırını askerlerle kuşatmasına ve aylarca süren krizin başlangıcına neden olmuştur.
Gündemde yerini alan ve sıkça sözü edilen bir diğer konu da Rusya’nın nükleer silahlara başvurup başvurmayacağı yönündeki iddialardır. NATO, olası bir nükleer savaşın önüne geçme konusunda kararlılığını belirtecek ifadelere yer verirken Rusya’nın ileriki vadede göstereceği tutum merak konusu olmaktan öteye geçememiştir.
Bu süreçte arabuluculuk yapmaya çalışan ülkemiz, Rusya ile ilişkilerini sürdürürken Ukrayna’yı da göz ardı etmemiş, denge politikası çerçevesinde başarılı bir diplomatik duruş sergilemiştir. İkinci Dünya Savaşı sürecinde de aynı politikayı uygulayan Türkiye, Montrö Antlaşması'nın hükümlerini de takdire şayan bir saydamlıkla işletmektedir.Türkiye’nin bu başarılı tutumları beraberinde Ukrayna ve Rusya ile ilişkilerin geliştirilebilmesini sağlarken bir başka yönden de krizi en az hasarla atlatabilmemize zemin hazırlamıştır. Yine 10 Mart 2022 tarihinde Antalya’da Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanlarının bir araya geldiği zirve, bu noktada Türkiye için son derece önem arz etmektedir.
Ukrayna-Rusya-Türkiye görüşmeleri sonrası Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 16 Mart'ta Rusya, 17 Mart'ta da Ukrayna'da görüşmeler yapması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ ın krizin başından beri uzlaşma sağlanması için doğrudan ya da telefon diplomasisiyle çaba göstermesi, Türkiye’nin krizin hangi tarafında yer aldığının bir başka göstergesidir. Savaşın sonlanabilmesi için etkili ve başarılı diplomasi içerisinde olan Türkiye, bu açıdan umut ışığı ve örnek olmayı sürdürmektedir.
Gerekli zaman ve şartlarda bazen geri adım atmanın bazense dengeli bir tutum içinde olabilmenin de bir güç unsuru olduğu fikrinden hareket edebilmemiz dileğiyle…