Abdullah bin Zamre, İbn-i Mâti-i Himyeri (Kâ’b-ul Ahbar)’den nakleder ki şöyle dedi: “… Kıyam kıyam edecek (Kâim) olan Hz. Mehdi (a.s.), Ali’nin soyundandır (seyyittir). O bu yeryüzünü, yeryüzünden başka bir hale getirecektir… Kâim (Hz. Mehdi (a.s.)), Ali’nin neslindendir. Hayırda, görünüşte ve ahlakta en çok Hz. İsa’ya benzeyen O’dur. Allah peygamberlere verdiği (azameti) ona da verecektir. Ona faziletler ve ziynet verecektir. Şüphesiz Hz. Mehdi (a.s), Ali’nin evladıdır. Onun gaybeti, tıpkı Yusuf’un gaybeti (zindana atılması) gibidir ve onun dönüşü tıpkı İsa bin Meryem’in dönüşü gibidir…"
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 169)
Ebu Basir der ki: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Bu gaybetin sahibinde (Hz. Mehdi (a.s.)’de) dört peygamberin sünneti vardır. Musa’dan bir sünnet, İsa’dan bir sünnet, Yusuf’tan bir sünnet ve Muhammed’den bir sünnet, Allah’ın selamı hepsinin üzerine olsun.
Dedim ki: Musa’nın sünneti nedir? Buyurdu ki: Çekinip dikkatle gizlenmek. Dedim ki: İsa’nın sünneti nedir? Buyurdu ki: İsa’nın hakkında söylenenler, onun hakkında da söylenecek. Dedim ki: Yusuf’un sünneti nedir? Buyurdu ki: Zindan ve gaybet. Dedim ki: Muhammed’in -sallallahu aleyhi ve alih- sünneti nedir? Buyurdu ki: Kıyam ettiğinde Resulullah’ın yolundan gidecektir. Yalnız o Resulullah’ın eserlerini açıklayacaktır. … Dedim ki: Allah’ın rızasını nereden bilecektir? Buyurdu ki: “Allah onun kalbine rahmetini nazil edecektir.”
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 191)
Sedir-i Seyrefi der ki: İmam Ebu Abdullah Cafer-i Sadık aleyhisselam’dan duydum ki: Şöyle buyurdu: “Bu işin sahibinde (Hz. Mehdi (a.s.)’de) Yusuf’a bir benzerlik vardır.” Şöyle arzettim: Sen bize bir gaybeti veya hayreti bildiriyor gibisin.
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 189)
… Şöyle arzettim: Sen bize bir gaybeti veya hayreti bildiriyor gibisin. Buyurdu ki: Yusuf’un kardeşleri akıllı ve zeki idiler. Onlar peygamberin evlatları idiler. Yusuf’un huzuruna çıkıp onunla konuştular ve ona hitap ederek onunla alışveriş yaptılar. Onunla kardeş oldukları halde onu tanımadılar, ta ki sonunda kendisini onlara tanıtıp dedi ki: “Ben Yusuf’um.” İşte o zaman Yusuf’u tanıdılar. Peki bu şaşkın ve başıboş ümmet, Allah’ın hüccetini (Hz. Mehdi (a.s.)’yi) kendilerinden gizleyebileceğini niçin inkâr ederler? Yusuf, Mısır’ın mâliki idi ve onunla babası arasında on sekiz günlük yol vardı. Yusuf’un yerini ona bildirmek isteseydi, buna kudreti yeterdi. Allah’a andolsun ki Yakup’a müjdeyi verdiklerinde dokuz günde Mısır’a gitti. Allah azze ve celle tıpkı Yusuf’a yaptığını kendi hüccetine de (Hz. Mehdi (a.s.)’ye de) aynısını yapıyorsa bu ümmet niçin bunu inkâr eder?
Hakkı gasp olunan ve inkâr olunan mazlum imamınız ve bu (gaybetin) sahibi (Hz. Mehdi (a.s.)) onların arasında dolaşır, pazarlarında gezer, onların bastığı yerlerden geçer. Ama onlar onu (Hz. Mehdi’yi) tanımazlar ta ki sonunda Allah kendisini onlara tanıtması için tıpkı Yusuf’a izin verdiği gibi ona izin verir. O zaman ona kardeşleri demişti ki: “Doğrusu sen Yusuf musun?” Dedi ki: “Ben Yusuf’um.”
Aynı hadisi şeyhimiz Kuleyni de nakleder.
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 189)
Ama hüccet (Hz. Mehdi (a.s.)) halkı tanır, halk ise onu tanıyamaz. Tıpkı Yusuf gibi. Yusuf halkı tanıdığı halde onlar Yusuf’u inkâr ederlerdi. Sonra Hz. Ali şu ayeti okudu: “Kullara yazıklar olsun, Resül onlara geldikçe onunla alay ediyorlardı.”
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 162)
O (Hz. Mehdi (a.s.)) âlemlere rahmettir. Musa’nın kemali ve İsa’nın değeri, Eyyub’un sabrı ondadır…
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 69-70)
Yüce Allah tıpkı İsa bin Meryem ve Yahya bin Zekeriya’ya kitap, nübüvvet, ilim ve hikmet verdiği gibi, bu imama (Hz. Mehdi (a.s.)’ye) küçük yaşta ilim vermiştir.
Bunun delili ise imamımız Cafer-i Sadık aleyhisselam’ın şu buyruğudur: O dört peygambere benzer. Onlardan biri de İsa bin Meryem’dir. Zira ona küçük yaşta hikmet, nübüvvet, kitap ve ilim verdiği gibi ona da küçük yaşta ilim vermişti…
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani s. 213)
Hz. Mehdi (a.s.), Davud (a.s.) ve Âl-i Davud hükmüyle hükmedecek ve kimseden şahit ve delil istemeyecek.
(İrşad (Şeyh Müfid), s. 365-366)
Şeyh Müfid şöyle diyor: “Kâim-i Âl-i Muhammed (s.a.v.) (Hz. Mehdi (a.s.)) kıyam ettiğinde aynı Hz. Davud gibi, yani batın hasebiyle (batın bilgisiyle) hükmedecek, şahide gerek duymadan hükmedecek. Allah hükmü O’na ilham edecek ve O da ilahi ilhama göre hükmedecek.
(İrşad (Şeyh Müfid), s. 365-366)
Abân bin Tağlib şöyle der: İmam Cafer-i Sadık aleyhisselam ile birlikte Mekke’de bir mescitte idik. O, benim elimden tutarak şöyle buyurdu: “… Sonra bir münadiye emredecek ve o şöyle nida edecek: Bu Hz. Mehdi; Süleyman ile Davud gibi hüküm verecek. Verdiği hükümde delil ve şahit istemeyecek.”
(Şeyh Muhammed b. İbrahim-i Numani, Gaybet-i Numani, s. 374)
İmam Zeyn-ul Abidin aleyhi’s-selâm şöyle buyurmuştur: “Bizim Kaim’imiz (Hz. Mehdi) ile Allah’ın resulleri arasında bir takım benzerlikler vardır. Nuh, İbrahim, Musa, İsa, Eyyub ve Muhammed sallallahu aleyhi ve alih peygamberlerin her biri ile bir benzerliği vardır. Nuh ile uzun ömürlü olmasında, İbrahim ile doğumunun gizli olması (doğumunun evde olmasında) ve halktan uzak durmasında; Musa ile korku hali (Hz. Mehdi’ye yönelik tehlikelerin yoğunluğuyla; öldürme, tuzak kurma, tutuklanma, gözaltına alınma, sürgün gibi her türlü tehlikeyle iç içe olmasıyla) ve gaybette yaşamasında (sürekli gizlenerek yaşamasında); İsa ile halkın onun hakkındaki ihtilafa düşmesi (bir kısım insanların, ‘Hz. Mehdi gelecek’, bir kısımının da ‘gelmeyecek’ demesinde); Eyyub ile beladan sonra kurtuluşun yetişmesinde (Hz. Mehdi’ye de birçok zorluk, hastalık ve dert gelmesi; ancak aynı Hz. Eyüp gibi Allah’ın rahmetiyle hepsinden kurtulmasıyla); Muhammed sallallahu aleyhi ve alih ile de kılıçla kıyam etmesinde (Peygamberimiz (s.a.v.)’in kutsal emanetleri olan mübarek sancağı, kılıcı ve hırkasının, Hz. Mehdi’nin yanında olmasıyla), benzerliği vardır.”
Yorumlar