Gerçi daha önce bu yöndeki gözlemlerimi toparlamış"ekonomik kriz gökdelenleri de satılığa çıkardı" başlığıyla haber yapmış, ülkede yaşanan krizin sadece asgari ücretliyi,emekliyi, kiracıyı etkilemediğini tam aksine zengin diye bilinen gökdelen sahiplerini de olumsuz yönde etkilediğini ortaya koymuş, yaşanan duruma farklı açıdan bakmıştım. Önceden yayımladığım haberi bana güncelleten bu durum sonrasında Başkentte yapacağım ilk yayın heyecanıyla paralı diye bilinen otobanlardan olan bir yol girdim. Ama çarşıdan çıkmış ara sokaklara girmiş hissiyle pataküte giderken otobanda mıyım,bizim 20 yıldır bir türlü bitmeyen Göle yolunda mıyım acaba diye tereddüt ettim. Zira Posof-Bulgar dağının, Çıldır-Mozoret ve kar yağışında kapanan Sağara dağının beklediği tünellerden birisine benzeyen Bolu tüneline doğru ilerlerken otoban denen yol hemen hemen her km başında yoksul köylünün pantolonu gibi yamalarla doluydu. İstanbul kent merkezinin yollarının da patladığı ama Büyük Şehir Belediye Başkanının memleketi Trabzon'da miting patlatma derdine düştüğünü hatırlatan gördüklerim aynı Başkana laf sokan Ulaştırma Bakanının sorumluluğunda olduğunu ve"tencere dibin kara, seninki benden kara" dedirtiyordu. Parasını ödüyerek gittiğimiz yollar bir hayli bozuk ve ışıkları yanmayan otobanlardıKısacası "yol yaptık, köprü yaptık yetmedi tünel yaptık" diyerek övünen iktidar gibi muhalefetin belediyeleri de halkın yanında değil, kendi bildikleri yoldaydılar. Ben benim gibi dökülmeye başlayan arabamı otobanda toplamaya çalışırken..
Yorumlar