Öte yandan yıllar önce attığı tweetler yüzünden beklemediği bir anda, hakkında açılan ve jet hızıyla sonuçlanan mahkeme kararı ardından siyaset yapması yasaklanan ama ne hikmetse hala CHP İstanbul İl Başkanı olan Dr. Canan Kaftancıoğlu kendisi gibi Ordu’da da bir çok Alevi ve Alevi köyünün olduğunu çokta dillendirmez, dillendiremez.. Bu yetmez bu ülkede belediye başkanından sonra milletvekili olmak isteyen ancak bir türlü vekil aday gösterilmeyen Kars eski Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu TEMPO TV'de canlı olarak sunduğumuz "Gazetecilerle Gündem" adlı programıma konuk olurken, Ardahan’da olduğu gibi Kars’ta da bir çok Alevinin yaşadığını bir o kadar köyünün olduğunu az da olsa söylemiş, ama sanki başıma iş helecek diye kaçarcasına konuyu kapatmıştı. Çünkü benim kendisine "Siz neden Kars’ta da Ordu’da da Alevi var, Alevi olmanın Kürt olmak kadar doğal bir insani durum olduğunu niye seslendiremezs7niz hatta seni. Döneminde niye Kars'ta bir Cem Evi projesi fikrini hiç duymadık?.." şeklindeki sorularıma muhatap olmamak için.. İşte bu ve buna benzer mahalle baskıları nedeniyle inancını, dilini saklamak zorunda kalan ve seslendiremeyenlerin başında gelen diğer bir isimde havuz denen medya ve başından çekinip, siyasi temsilcileriyle bir fotoğraf çektiremeyen ama seçim öncesi "Kürtler" dedikten sonra "Aleviyim" diyen Cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Alevi Kemal Kılıçdaroğlu 20 yıl sonra da olsa Alevi olduğunu yüksek sesle ancak seslendirmiş ve dün yapması gerekeni hatta doğduğundan bu yana Alevi olduğunu gizlemeden, hür ve özgürce yaşayan bir ülkede Alevi, Sünni olan çok insan olduğunu ve Alevi, Sünni gibi Türk, Kürdün de barış içinde kardeşlikle yaşarken, insan haklarından yoksun olmadan hak, hukuk kurallarına göre yaşamalıdır bu ülkede, demekten başka güzel bir şey olabilir mi? Bilmem ama başlığımıza dönecek olursak stüdyoları İstanbul’da olan Tempo TV’den yaptığım programın başkent versiyonu olan "Gazeteci Ankara’da" programını gerçekleştirdiğim Ankara’dan İstanbul’a dönerken yolda karşılaştığım ve habere çevirmek için görüntüsünü aldığım soğan dolu kamyonu izlerken Erdoğan’ın "Bu kadar yol yapmasaydık, köprü kurmasaydık, tünel açmasaydık, kilosu 30 TL’yi bulan soğanı ve diğer tüketim maddelerini kısacası tüm ürünleri nasıl taşırdık, nasıl getirir götürürdük?. " sözünü hatırlıyorum başında olduğu ülkemde patates, soğan hatta hıyar kadar önemli olmayan ya da değer verilmeyen, aşağılanan ve her insanın doğal olarak coğrafyanın kendisine sunduğu bir hak olan Alevilik, Türklük, Kürtlük, Sunnilik niçin tartışılır, insanlar karşı karşıya getirilir baskı altına alınır ya da dışlanır ülkemizde anlaşılmaz; bu yüzyılda dünya insanı olmak varken…
Yorumlar