Onca dernek, federasyon, konfederasyonlarımız gibi bir sürü resmi ve yarı resmi odanın bulunduğu ve yeniden  Vilayet oluşunun 33. Yıl Dönümünü, 'nasıl gelişiriz toplantıları ile, göçü durdurmak için ne yaparız panelleri' ile yada Ankara'ya topluca giden bir heyetin üniversitece hazırlanan raporu iktidara, muhalefete, devlet kurumlarına sunmasıyla değil, sanal da ve kıytırıktan mesajlarla kutlayan yöneticileri, siyasileri, stk'ları ve sanalşörleri olan Ardahan'da esnafla ilgili Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Birliği, Şoförler Odası, İlçelerde bulunan odalar, birlikler, dernekler ve bunların çoğunun çatısı altında bulunduğu Ardahan Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği acaba ne iş yaparlar?


Aidat toplamaktan öteye gitmeyen, gelirleri nereye, nasıl harcandığı bilinmeyen bu kurumların ilgilenmesi gereken vergi, sgk ve diğer borçları dolaysıyla e-hacizle hesapları bloke olmuş kepenk kapatan esnafın, yaylası gibi yolu ve suyu olmayan köylünün, çiftçinin sorunlarını niye bir güne bir gün gündeme getirmez, çözüm üretmezler?


İşte sanki işiymiş gibi Ardahan Ziraat Odası dururken Valilik köylülere çoban arıyor.. Başta, Ardahan'a sınır olan Ermenistan veya Gürcistan'dan sınırı geçmiş, gelmişler gibi başka ülkenin insanlarıymışlar gibi  Iğdırlılardan olmak üzere meraları yabancı hayvan yetiştiricilerinden, Arıcılardan korumaya çalışıyor..
Var mı böyle bir saçmalık?


Evet, yeniden soruyorum, hayvancılık bölgesi olan ve kurban sevkinin başlamak üzere olduğu Ardahan'da en etkin, en yetkin kurum olması gerekirken adı, sanı duyulmayan Ardahan Ziraat Odası neden başta çoban sorunu olmak üzere köylünün, çiftçinin, kendisine üye olan vatandaşın sorunlarıyla ilgilenmez, çoban sorunu konusunda çözüm arayıp, üretmez?
Adlarına bakınca büyük görünen, ama işe gelince küçülüp, ortada görünmeyen bu kurumların kuruluş amaçları nedir?
Niye bu amaçları doğrultusunda bir şey yapmazlar, neden sorunlar karşısında fikir, plan, proje üretmezler?..
Bakın size bu yarı resmi stk'ların en son örneği bir demet..


Şara'dan sonra DEM'lileri kabul edecek adı konmamış olan barış sürecinin tarafı olan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın memleketi ve Ardahan-Artvin havaalanı Projesinin son dakikada Ardahanlılardan alınıp, denizin ortasına havaalanı yapıldığı Rize'de çay üreticilerinin elem üzerine eylem yaparlarken kilosu bir bardak çay parası etmeyen süt mandıracılar tarafından kaşarlılarca halen sömürülen bin bir emekle yetiştirdikleri hayvanların etinden, sütünden çocuklarının geleceğini kazanan Ardahanlılardan..


Okullara dağıtılmasına karşın fiyatı artmayan süt için bir eylem yapılamaz mı, çoban sorunu için valilikten önce bir proje hazırlanmaz mı?
Bilmiyorum ama biri demir yolu olmak üzere 3 gümrük kapısı olan Ulgar tüneli bir türlü açılamayan, Doğu Ekspresi'nden vazgeçtik, Antrepo kurulamayan Ardahan'da yıllardır sıfır çeken ithalatta, ihracattan bir haber olan ama yıllardır bir türlü bölünmeyen yollarından gelip, geçen tır sayısı ile övünen havaalanı için topladığı imzaları ne ettiği belli olmayan başkanın diğer oda başkanları ve siyasilerimizin gibi bir resmini Kars-Tiflis-Bakü Demiryolu üzerinden göremediğimiz ATSO, ESOBB, AZO, şoförler odasını çokta başarmış gibi 'Ardahan Damızlık ve Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanlığına da adayım' diyen başkanı olan ve bozuk yollardan araçlarının Otomobilciler Odası ve TANAP'tan 5 Milyon TL. nakit desteği ithal edilen samanın altında su yürütür gibi sessiz, sedasız alan ve bu para gibi 'Bal paketleme tesisi kuracağız' deyip, Kafkas arısının babasının hayrına, yollarında açmayan güllerden değil, doğasının bin bir renklere bürünen doğal olarak süsleyen çiçeklerden temin edilen dertlere deva balını hala vita tenekelerinde, salça kavanozlarında satan ve önceki projeler için ayrılan paracıkların hesabını diğerleri gibi veremeyen Arıcalar ve Sığır, Koyun Yetiştiricileri Birliği hatta Kızılay, Yeşilay ve Şehitler Derneği gibi onca cami ve kağıt üzerinde ki yolsuzluk yaptığı ileri sürülen başkanının tüm ekibiyle hapiste olan İstanbul başta olmak üzere batı kentlerinde bulunan dernekler gibi diye bilinen onca oda, kurum, dernek, birlik bu memlekette bir şey yapmadığını ben değil, herkes söyler durur..


Aidat toplamaya gelince aslan kesilen, sorunlar karşısında ise kediye değil 3 maymuna dönen bu kurumların gözden geçirilmesi, gelir giderlerinin denetlenmesi gerekir desem de kimsenin kalkıp böyle bir şey yapmayacağı gibi çoğu da tanıdığımız, arkadaşımız, dostumuz olan bu var/yok denecek oda, kurum, stkların başkanları da bana küserler..


Ama bunca önemli sorunlar karşısında ortalıkta görünmeyen, yen, eski, seçimden seçime memleket kurtaran ama seçim biter bitmez ortadan kayıp olan siyasiler, ünlü ünsüz bürokratları gibi çözüm üretilemeyen Baro'yu da, Veterinerler Odasını da kara listesine eklediğimiz bu kurumların kuruluş amaçlarını belediyeler gibi hatırlamalarını ve bana küsmemelerini bekler, 1992 yılında 170 binlik bir nüfusla yeniden İL olan ama eğitim, sağlık, sosyal, siyasal olarak beklenenleri bir türlü alamadığından dolayı 3 beldesinin 2'sini kapatan, çocuk doğmayan yaşlılara kalan köyleri boşalan ve bugün 98 binlere kadar düşen nüfusu ile göç etmeye devam eden Ardahan'ın yıl dönümünü bende kutlarım desem de özlediğim Ardahan'ıma buda deva olmayacağını da iyi bilirim..