Allah, inkarcıların Hz. İsa’yı öldürmelerine izin vermemiş, onu Kendi katına yükseltmiştir. Ve tekrar yeryüzüne döneceğini insanlara müjdelemiştir. Hz. İsa’nın yeryüzüne dönüşü ile ilgili olarak Kuran’da şu haberler verilir:

– İsa Peygamberi öldürmek için tuzak kuran inkarcıların onu kesinlikle öldüremedikleri bir ayette şöyle vurgulanır:

Ve : “Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı gerçekten öldürdük” demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler. (Nisa Suresi, 157)

– Hz. İsa’nın ölmediği insanların yaşadığı boyuttan alınarak, Allah katına yükseltildiği ayette şöyle bildirilir:

 Hayır; Allah onu kendine yükseltti. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 158)

– Al-i İmran Suresi’nin 55. ayetinde, Hz. İsa’ya uyanların kıyamete kadar inkara sapanların üstüne geçirileceği haber verilmektedir.

Günümüzden 2000 yıl kadar önce Hz. İsa’ya tabi olan havarilerin hiçbir siyasi güce sahip olmadıkları tarihi bir gerçektir. Bu dönem ile günümüz arasında yaşayan ve kendilerini Hıristiyan olarak adlandıranların ise başta teslis (üçleme) olmak üzere pek çok sapkın inancı savundukları, dolayısıyla gerçek anlamda İsevi olarak tabir edilemeyecekleri de açıktır. Çünkü Kuran’ın birçok ayetinde teslise inananların inkara saptıkları ifade edilir. O halde kıyamet saati öncesindeki bir dönemde, inkarcılara üstün gelecek gerçek İseviler ortaya çıkacak Al-i İmran Suresi’ndeki İlahi vaat de böylece tecelli edecektir. Kuşkusuz müjdelenmiş bu topluluk, Hz. İsa’nın yeryüzüne dönüşüyle kendini gösterecektir.

– Kuran’da verilen bir diğer bilgi de Hz. İsa’nın ölümünden önce tüm Ehli Kitap’ın kendisine iman edeceği şeklindedir:

Andolsun, Kitap Ehli’nden, ölmeden önce ona (Hz. İsa’ya) inanmayacak kimse yoktur. Kıyamet günü, o (Hz. İsa) da onların aleyhine şahit olacaktır. (Nisa Suresi, 159)

Bu ayetten açıkça anlaşılmaktadır ki, Hz. İsa ile ilgili olarak henüz gerçekleşmemiş olan üç İlahi vaat vardır. İlk olarak, İsa Peygamberin her insan gibi yaşadıktan sonra öleceği bildirilmektedir. İkinci vaat, tüm Ehli Kitap’ın onu cismani olarak göreceği ve ona yaşarken itaat edeceğidir. Şüphesiz söz konusu bu iki haber de Hz. İsa’nın kıyamet öncesindeki gelişinde gerçekleşecek olaylardır. Ayetteki üçüncü haber olan Hz. İsa’nın Ehli Kitap hakkındaki şahitliği de kıyamet gününde gerçekleşecektir.

– Kuran’da Hz. İsa’nın ölümünü açıklayan bir diğer ayet ise Meryem Suresi’nde geçmektedir.

“Selam üzerimedir; doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yeniden-kaldırılacağım gün de.” (Meryem Suresi, 33)

Bu ayet Al-i İmran Suresi’nin 55. ayetiyle birlikte incelendiğinde çok önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Al-i İmran Suresi’ndeki ayette Hz. İsa’nın Allah katına yükseltildiği ifade edilmektedir. Bu ayette ölme ya da öldürülme ile ilgili bir bilgi verilmemektedir. Ancak Meryem Suresi’nin 33. ayetinde Hz. İsa’nın öleceği günden bahsedilmektedir. Bu ikinci ölüm ise ancak Hz. İsa’nın ikinci kez dünyaya gelişi ve bir süre yaşadıktan sonra, vefat etmesiyle mümkün olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)

– Hz. İsa’nın yeryüzüne dönüşüne işaret eden bir diğer ayet şöyledir:

Ona (Hz. İsa’ya) kitabı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek. (Al-i İmran Suresi, 48)

Bu ayette geçen “kitap” kelimesinin neyi ifade ettiğini anlamak için konuyla ilgili diğer Kuran ayetlerine baktığımızda şunu görürüz: Tevrat ve İncil ile birlikte aynı ayette kullanılması halinde kitap kelimesi, Kuran anlamını ifade etmektedir. Al-i İmran Suresi’nin 3. ayeti buna bir örnek olarak verilebilir. Bu durumda, 48. ayetteki Hz. İsa’nın öğreneceği bildirilen kitap da ancak Kuran olabilir. İsa Peygamberin bundan yaklaşık 2000 sene önceki yaşamında, Tevrat ve İncil üzerine bilgi sahibi olduğu bilinmektedir. Kuran’ı öğrenmesinin ise yeryüzüne yeniden gelişinde gerçekleşeceği açıktır.

– Al-i İmran Suresi’nin 59. ayetindeki, “Şüphesiz, Allah katında İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir…” ifadesi de oldukça dikkat çekicidir. Bu ayette iki peygamber arasındaki bazı benzerliklere dikkat çekilmiş olabilir. Bilindiği gibi, hem Hz. Adem ve Hz. İsa babasız doğmuşlardır. Ayrıca yukarıdaki ayette, Hz. Adem’in cennetten yeryüzüne indirilmesi Hz. İsa’nın ahir zamanda Allah katından yeryüzüne indirilmesine de benzetilmiş olabilir.

– Kuran’da Hz. İsa ile ilgili şöyle bir bilgi de verilmektedir:

Şüphesiz o (Hz. İsa) kıyamet-saati için bir ilimdir. Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiçbir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru yol budur. (Zuhruf Suresi, 61)

Hz. İsa’nın Kuran’ın indirilişinden altı yüzyıl önce yaşadığını biliyoruz. O halde yukarıdaki ayette bildirilen, onun ilk hayatının değil ahir zamandaki dönüşünün kıyamet için bir bilgi kaynağı olacağıdır. Hz. İsa’nın ikinci gelişi hem Hıristiyan hem de İslam dünyasında sabırsızlıkla beklenmektedir. Bu kutlu misafirin yeryüzünü şereflendirmesiyle de çok önemli bir kıyamet alameti daha tecelli etmiş olacaktır.

– Hz. İsa’nın tekrar dünyaya geleceği ile ilgili bir başka delil ise Maide Suresi 110. ayette ve Al-i İmran Suresi 46. ayette geçen “kehlen” kelimesidir. Ayetlerde şu şekilde buyurulmaktadır:

Allah şöyle diyecek: “Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin (kehlen) iken de insanlarla konuşuyordun…” (Maide Suresi, 110)
“Beşikte de, yetişkinliğinde (kehlen) de insanlarla konuşacaktır. Ve O salihlerdendir.” (Al-i İmran Suresi, 46)

Bu kelime Kuran’da sadece yukarıdaki iki ayette ve sadece Hz. İsa için kullanılmaktadır. Hz. İsa’nın yetişkin halini ifade etmek için kullanılan “kehlen” kelimesinin anlamı “otuz ile elli yaşları arasında, gençlik devresini bitirip ihtiyarlığa ayak basan, yaşı kemale ermiş kimse” şeklindedir. Bu kelime İslam alimleri arasında ittifakla “35 yaş sonrası döneme işaret ediyor” teklinde çevrilmektedir.

Hz. İsa’nın genç bir yaş olan otuz yaşının başlarında göğe yükseldiğini, yeryüzüne indikten sonra kırk yıl kalacağını ifade eden ve İbn Abbas’tan rivayet edilen hadise dayanan İslam alimleri, Hz. İsa’nın yaşlılık döneminin, tekrar dünyaya gelişinden sonra olacağını, dolayısıyla bu ayetin, Hz. İsa’nın nüzulüne (yeniden yeryüzüne gelişine) dair bir delil olduğunu söylemektedirler.8

PEYGAMBERİMİZ HZ. İSA’NIN DÖNÜŞÜNÜ MÜJDELEMİŞTİR

Hz. İsa’nın dünyaya tekrar gelişi ile ilgili Peygamberimizin de birçok hadisi bulunmaktadır. İslam alimlerinden Şevkani, Hz. İsa’nın dönüşüne dair 29 hadis olduğunu, bu hadislerin içerdiği bilgilerin de yanlış olma ihtimalinin bulunmadığını belirtmiştir. (Sünen-i İbn-i Mace, 10/338) Bu konudaki bazı hadisler şöyledir:

“Hayatım elinde olan Allah’a yemin ederim ki Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)’ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır.” (Sahihi Müslim, 6/532)

“isa bin Meryem adil bir hakim ve adaletli bir imam (devlet başkanı) olarak inmedikçe kıyamet kopmayacaktır.”
(Sünen-i İbn-i Mace, 10/340)

Peygamberimiz Hz. İsa’nın geldiğinde, yapacaklarını da şöyle ifade etmiştir:

“İsa bin Meryem iner, kırk yıl Allah’ın kitabı ve benim sünnetimle hükmeder, vefat eder.”
(Ahir Zaman Mehdi’sinin Alametleri, s. 92)

“İsa bin Meryem benim ümmetim içinde; adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haçı kırıp ezecek ve domuzu öldürecektir… Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah’tan başkasına tapılmayacaktır.” (Sünen-i İbn-i Mace, 10/334)

 Mehdi’nin Çıkışının İlanı

Semadan zuhur eden bir el ve “Emiriniz Mehdi’dir” şeklinde bir nida duyuluncaya kadar tefrika ve ihtilaflar devam edecektir. 
El-Kavlu’l Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 55

O günün alameti : Semadan bir el uzanacak ve insanlar ona bakacak ve göreceklerdir. 
El-Kavlu’l Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 55

Esma binti Umeys’ten (r.a.) rivayet edilmiştir :
O günün alameti semada uzatılmış ve insanların kendisine bakıp durduğu bir el’dir. 

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 69

Hadis-i şerifte geçen “el” keyfiyeti bilinmeyen bir gücü remzediyor. Hz. Allah’ın c.c. el(yed)inden Kur’an-ı Kerim’de bahis var ve bu el’in bizim bildiğimiz manada bir el olmadığını biliyoruz.

48/10- Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah’a biat etmişlerdir. Allah’in eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmus olur. Kim de Allah’a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.

Bu ayette bahsedilen “el” (Allah’in eli);

3/7- Sana Kitabı indiren O’dur. O’ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem’dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: “Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır” derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

Ayetinde bahsedilen müteşabih ayetlerden bir tanesidir. Allah’ın Kudreti, tasarrufu manasına gelmektedir. Aynı şekilde yukarıdaki hadislerde bahsedilen “el” de bunun gibi farklı manada müteşabih bir ifadedir.

Allahualem Semadan yayılan televizyon yayınına ait dalgalar bir nevi el gibi bir gücü oluşturuyor. Bu el hemen her eve uzanıyor ve herkes tarafindan görülebiliyor. “…İnsanlar ona bakacak ve göreceklerdir.” Cümlesi de bu hususa işaret ediyor. Bu konuda diğer rivayetler de şöyledir :

Semadan bir ses onu ismiyle çağıracak ve doğuda, batıda hatta uykuda olan bile bu sesi duyacak ve uyanacaktır.  El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 56

Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun Mehdi’liğini inkar edemeyecektir. 
El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 49

Bir adam semadan ismiyle mutlaka çağrılacak ve delil onu inkar etmeyecek, zelil ona mani olmayacaktır. 
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 52

İlk hadis “…İnsanlar ona bakacak ve göreceklerdir” ifadesi ile televizyon yayınına dikkat çekileceği gibi bu hadiste de “Semadan bir ses onu ismiyle çağıracak…” ifadesiyle aynı zamanda radyolardan da yayınlanabilen sesli bir neşriyata dikkat çekmektedir. (Allahualem) Ve yine semadan Mehdi’yi çağıracak bu ses hem doğuda hem batıda dünyanın her tarafinda duyuluyor, bu sesi her kavim kendi lisanında işitiyor.

İkdid-Durer’de der ki: Bu ses bütün yeryüzüne yayılacaktır, her kavim kendi dilinden duyacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 51
Kıyamet Alametleri, 201

Semadan, arz ehline samil olan bir ses ki, herkes bunu kendi lisanında işitir. 
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 37

Rivayetlerden anlaşılıyor ki Hz. Mehdi (a.r.) zuhur ettiğinde, radyo ve televizyon gibi haberleşme vasıtaları ile doğu-batı bütün dünyaya ilan edilecek ve her millet bu sesi kendi diline çevirerek işitecektir. (Allahualem)
Bediüzzaman Said Nursi (a.r.) hazretleri de aynı manada Deccal’in çıkışı hakkında şunları söylemektedir.

Rivayette var ki: Deccal çıktığı gün bütün dünya işitir…
Allahu a’lem, bu rivayetler tamamen sahih olmak şartıyla te’villeri şudur: Bu rivayetler mu’cizane haber verir ki:
“Deccal zamanında vasıta-i muhabere (haberleşme vasıtaları) … O derece terakki edecek ki, bir hadise bir günde umum dünyada işitilecek. Radyo ile bağırır, şark-garb işitir ve umum ceridelerinde (gazetelerde) okunacak…diye zuhurundan on asır evvel telgraf, telefon, radyodan .. mu’cizane haber verir.

Sualar, 496

Bu konuya işaret eden diğer hadis-i şerifler şöyledir:

Naim Hz.Ali’den (r.a.) rivayet etti ki:
Semadan bir münadi “Hak Al-i Muhammed’dedir.” Şeklinde bağırdığı zaman Mehdi zuhur eder, herkes sadece O’ndan konuşur. O’nun sevgisini içer ve O’ndan başka birşeyden bahsetmezler.

Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 33
El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 40
Kıyamet Alametleri, 200

Çok yaygın ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne çıkacak, ve bu fitne semadan 3 kez “Emir Mehdi’dir, gerçek O’dur”şeklindeki nidaya kadar sürecektir.
El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 55
Kıyamet Alametleri, 200

Gökten şöyle bir ses duyulacak: “Ey insanlar, artık Allah, Cebbarları, Münafık ve yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmet-i Muhammed’in en hayırlısını başınıza getirdi..”  Kıyamet Alametleri, 165

 

“Yakında size Horasan tarafindan siyah bayraklılar gelecek. Kar üzerinde emekliyerek olsa da onlara iltihak ediniz. Zira onların arasında Allah’in halifesi ‘Mehdi’ vardır.”
(Hz. Sevban r.a. / Ramuz El-Ehadis 1. Cilt, Sayfa 298, No 2)

 

Şöyle rivayet edilmiştir: “Şu muhakkak ki ahir zamanda mağrib memleketinin en uzak mevkiinden Mehdi denilen bir zat çıkacak. Ve ön tarafinda kırk mil mesafe olarak yardım yürüyecek. Mehdi’nin bayrakları beyaz ve sarıdir. İçinde çizgiler bulunur. Bayraklarında Allah’ın ism-i azamı yazılmıştır. Onun bayrağı altındaki hiçbir birliği mağlup edilmez…
(İmam Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri Muhtasaru, (Tezkireti’l-Kurtubi), sf. 438)