Geceyi aydınlatan güneşin eşliğinde bir günü daha geride bırakıp, girdiğim yatağımda uyandığımda whatsapp mesajlarımın arasında gördüğüm bir paylaşıma sabah, sabah gülerken aslında toplumun hali bu' diyerek üzülmüyordu değildim..
Çünkü, ailemizin büyüğü Adil abimin bana gönderdiği mesajda bir dernek başkanının hâlâ kendisini milletvekili sanan birine söylediği şarkıyı dinlerken bu kışları kaz, yazları saz çalmaktan öteye geçmeyen dernek başkanlarından olan o şahsın şarkı söylediği şahsında bu toplumu yıllarca kandıran bir ferdi olduğunu da hatırlıyordum
Evet, Kralın öldüğünden bi haber olan toplumun bu iki ferdinin içle acısı haline gülüp, 'Dernek Başkanı Zeki Müren'i ezdi, Bülent Ersoy'u geçti!.. ' satırlarıyla bende aynı görüntüyü sanal ortamlarımda paylaşırken, yaptığım bu paylaşımın altına 'falan başkana başarılar' dilerim diye yorum yapan diğer birinin bu yorumun beğenip, paylaşan Turgut Sarıçam'ın sosyalist görüşlü bir olarak tanıdığım da üzülerek hatırlıyordum. Yada öyle sanıyordum..
Ve dönüp, Ardahan'a atanan yeni rektöre, valiye yönelik yazılan onca mesajı yazanların giden valiye, rektörde de aynı şarkıları söylediğini de anımsarken her ölen kralın yerine gelen yeni krala dizilen satırların çok olduğu ülkemin S'tir çalınan Çıldır ilçesine giden federasyon yöneticilerinin 'Şu s'tir meselesi nedir?' demeden s'tir çalınan tarafın da 'ya hani siz stk'ydınız.. Bura da yaşanan 's'tir konusu ve müfettişlik olan olayla ilgili olumlu yada olumsuz bir açıklama neden yapmaz, poz verirsiniz?' diye sormadan ziyaretleri ile ilgili fotoğraflara kendi fotosunu da ekleyerek kare kare ''s'ir konusunun yazılmadığı site de paylaşıldığını da okuyorum..
Ve dönüp, yine arşivimde olan 2021 yılının, mayıs ayında yazdığım 'Kral Öldü, Çok Yaşa Kral!' başlıklı bir yazıyı yenden yayınlamayı daha uygun buluyordum. Çünkü 56'yı bulan yaşımın gazeteci olarak geçen 36 yılında hep aynı kareleri, paylaşımları gören biri olmanın üzüntüsünü de yaşarken, bu toplumun ne zaman değişeceğini de kara kara düşünerek, ''Vurulduk Ey Halkım Unutma..' diyenlere de rahmet okuyordum..
Ve dönüp, bu ölmüş kralların siyaset yaptığı memleketin de beklenen hizmetleri göremediği için bir çoklarımız gibi göç edip, İzmir'de yaşadığını öğrendiğim şair ruhlu polis Turgut Abi'nin telefonunu erinmemeden bulup, kendisini bizzat arayıp, bir hayli sitem dolu bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra 'Kral Öldü, Çok Yaşa Kral!' başlıklı yazıyı sizin gibi bir kez daha okuyor, eşeği çalınıp, üzülen sonra da eşeği çalanın 'Eşeğini buldum' deyip sevindirdiği biz insanların halini anlatan o yazıyı o gün yani yıllar önce kaç kez ve neden yazdığımı da düşünerek, 'Kral Öldü, Çok Yaşa Kral!' başlıklı yazıya yeniden yer veriyordum..
İşte onca yazım gibi hala aynılarının yaşandığını anlatan 2021 yılının kar yağan bir Mayıs atının 5'inde ele aldığım ve bugünkü gibi paylaştığım 'Kral Öldü, Çok Yaşa Kral!' başlıklı, 'gülerimizin, ağlar mısın yoksa ölür müsün' başlığını da hal eden o yazım..
Kral Öldü, Çok Yaşa Kral!
'İspanya'da Kral Juan Carlos'un tahttan çekilmesinin ardından Prens Felipe taç giydi. Mecliste yemin eden 6. Felipe İspanya'nın yeni kralı oldu. Tarihi tören kuşak giyme merasimi ile başladı. Tahtı bırakan eski Kral Juan Carlos 'fahin' diye bilinen askeri mareşal kuşağını kendi elleriyle oğlu Felipe'ye taktı. Bu törenin ardından mecliste yemin merasimi yapıldı. Mecliste yemin eden 6. Felipe, resmi olarak İspanya'nın yeni kralı oldu. Tören, "Çok yaşa kral, çok yaşa İspanya" sloganları ve alkış...'
Bu haberi ve hala yönetimlerde olmasalar da bir çok ülkede simge konumunda olan Krallıkları bana inceleten Kral veya Padişahlara yalakaları oldu. Gerçi kralla olmazsa da padişahlıkla yönetilen bir toplumun fertlerinin her yeni padişaha, 'Çok yaşa padişahım' dediğini bilen biri olarak bu yönde yaşananları da araştırırken bugünkü yazıma konu olan durumu en iyi şekilde anlatan meseleleri de araştırmaya başladım.
Ve en iyi mesele aşağıda ki anlatılanın olduğunu fark edip, kopyaladım..
İşte bugünkü yazımı daha iyi anlatması için yaptığım araştırmada dikkatimi çeken o önemli mesele;
'Bir köyde eşekler Semerci’den çok şikayetçilermiş, yaptığı semerlerden sırtları yara oluyormuş. Sonra eşekler toplanıp “Semerci ölse de kurtulsak” diyerek dua etmişler. Ve bir gün Semerci ölmüş, yerine yeni bir semerci gelmiş, ancak; onun yaptığı semerlerden de sırtları yara olmuş. Tekrar bir araya gelen eşekler “Semerci ölse de kurtulsak” diye dualarını yenilemişler. Gel zaman git zaman bu Semercide ölmüş. Yeni Semerci gelmiş, eşeklerin sırtları yine yara oluyormuş. Eşekler dua etmek için toplandıklarında içlerinden biri çıkmış:
- Arkadaşlar! Bu Semerci de ölünce başka bir semerci gelecek, en iyisi biz dua edelim Allah bizi eşeklikten kurtarsın.'
Yani her ölen Kral'ın arkasında demediğini bırakmayan ama her gelen yeni Kral'a, Padişaha 'Çok yaşa' diyen bir toplumun dalkavuklarının yeniden sahnede olup, poz verdiklerini görür bu durumu görmezden gelen yen Kral ve Padişahların yarında onlar öldüğünde aynı durum karşısında kalacak olanlardır.
Ama bu durumu yani görüneni görmezden gelip, dalkavuklar ile poz veren yeni Kral ve Padişahlarında işine gelen bu eşekliğin bitmediğini de bilmek gerek. Çünkü eşekler oldukça iktidarları devam ettiğini bilen eski Kral ve Padişahlar gibi yenileri de bozuntuya vermeden hizmet yapmaları için kendilerini oraya taşıyanları kısa sürede unutup, dün eski Kral ve Padişahların dalkavukları olanları yanlarına alıp, bolca poz vermeyi daha kolay iş sayarlar.
Yorumlar