Sınırlarımızın dibine kadar geldiği söylenen İsrail'in, Suriye'de erki sağlayıp ardından İran'a saldırması, vatandaşı inim, inip inleten ekonominin gün geçtikçe daraldığı gibi onca önemli sorunlar varken, yeniden iç kavgaya tutuşan ülkenin en büyük muhalefet partisi CHP'lilerin bir birlerine ettiği küfür ve hakaretleri izlerken son seçimde 1. parti olan bu partinin hemen ardından gelen DEM'in 10 yıla yakındır içeride olan eş başkanları ve onca milletvekili, belediye başkanı, gazetecilere, gençlere, bürokratlara karşın bu ülkede yaşanan haksızlıklara, adaletsizliklere, hukuksuzluklara, hatta tutuklamalara karşı 'Bir iki sözde söylem' dışında karşı  politika üretemediklerini, üzülerek izliyoruz.


Ve, her seçimde ortaya çıkıp, vatanı asıl kurtaracakların kendilerinin olduğunu belirtip, kravatlar, şallar takıp aday olmak isteyen, aday olup seçimi kayıp ettikten sonra yeni bir seçime kadar ortalıkta görünmeyenleri ve 'bileşenler' adı altında kapak attıkları partide eş başkanlığa kadar yükselen hemşerim, Sarzepli Serpil Kemalbay ve Genel Sekreterliğe, Genel Başkan Yardımcılığına kadar yükselen Göleli Gürsel Tekin, Ardahanlı Öztürk Yılmaz ve onca yıl milletvekilliği yapan Ensar Öğüt'leri gibilerini 4 gözle arıyoruz..


Çünkü hepsi sus, pus ve 'Belki beni yeniden çağırırlar, yine vekil olurum' diye pusu da beklerler.. Peki ya dün Kürt, Alevi olan Kılıçdaroğlu'nun karşısında ütüsüz, düğmesi olmayan ceketlerinin önünü kapatanlar, hatta oy vermeyip, bugün etmedikleri küfür ve hakaretler eden bizim balıkçı sarhoşlara ve babaları bu partinin İl başkanlığını yapmış, nonoşlara, piyasa da, partilerde, derneklerde namuslu geçinen ana Umay Umay'ın orospu kırmızılarını aratmayan yakın tanıdık Narsistlerin derecesin de hasta olan doktor kılıklı, kafatasçı ulusalcı tayfacılara ne demek gerek?!..


Neyse, her gelene ağam, paşam diyenlerin bugün demokrasi havarisi kesilenleri gülerek değil, Çıldır kaymakamı gibi 'S'tir çalarak' izlerken şu son 'Cumhurbaşkanlığı, Milletvekilliği ve Mahalli İdareler seçimlerinin bitmesinden bu yana ne kadar zaman geçti?' diye baktığımızda da son seçimden bu yana bir yılın bittiğini, 2. yıla doğru yol alındığını görmekteyiz. Tabi bu son seçimle birlikte bir değil, iki yetmedi 3, 4 kez seçilen Cumhurbaşkanı, milletvekili, belediye başkanlarını da ekleyerek..


Ve her seçim sonrası, 'Kazanan ülke oldu, siyaset, demokrasi, barış ve kardeşlik oldu. Şimdi sıra çalışmakta, iş yapmakta..' dediğimiz son seçimden bu yana gerek genel, gerek yerel seçimleri kayıp eden, gerekse kazananlar hep birlikte el ele verip, bu millet için hizmete başlamalı.' dediğimizin de ne kadar olmuşa baktığımızda ise bu dileği her seçim sonucu bunlara hatırlattığımız da hatırlı veriyoruz.
Bunu yapması gerekenlerin başında gelenler ise milletin, halkın, cumhurun oyları ile DEM'le birlikte sahiplendiği son seçimde 1. parti çıkan CHP'li Belediyeler hatta muhtarlar, belediye ve il gene meclis üyeleri gelirken, Başkanlık sistemi adı altında TBMM'sini adeta devre dışı bıraktığını unutup, seçimi kazananların önünü kesmek için demokrasi dışı adımlar atıp, başkanları çeşitli bahanelerle görevlerinden alıp, hapse atarak görevden alıp, var olan yetkilerini, ya çift maaşlı kayyımlara yada partisinden veya birlikte çalışmayı düşündüğü meclis üyelerine vermeye kalkan bir iktidarın olduğu da unutulmamalıdır. 


Yani gerek Ankara merkezli, gerekse yerel merkezli siyasiler bu ülkeye hizmet için bir birlerine çelme atmaktansa ve biri 'Alın işte iş yapamıyorlar' demektense diğeri 'İş yapacağım bana iş yaptırmıyorlar' manasına sığınmadan halkın kendilerine hizmet için verdiği oyların hakkını olumsuzca değil, tüm sıkıntı ve zorluklara karşın olumlu yönde vermelidirler.


Ve en önemlisi meydanlarda denilenleri unutup, CHP'liler gibi eteklerde ki taşları da dökemeseler de bir kenara bırakıp, başta ABD olmak üzere Suriye'de, Irak'ta, İran'da, Akdeniz'de ülkeye yönelik yaşanan gelişmeleri de göz ardı etmeden şu son günlerde çok konuşulan 'İç kale'nin sağa, sola dökülen taşlarını, demokrasi, hak, hukuk, adalet, eşitlilik harcıyla yeniden örerek birlikte hareket etmelidirler.


Evet, CHP'li Belediye Başkanlarının yanı sıra AK Partili, MHP'li ve kayyumlardan geriye kalan DEM'li belediye başkanlarının işlerinin sadece çöp toplamak olmadığını veya berberliğe soyunan İstanbul Çekmeköy'de ki hemşeri başkanın iş yapıyormuş gibi değil, yerelden genele bir bakışla hareketle atılacak adımlar ile kendilerinde beklenenleri yapması zamanı bugündür, hatta gelmiş, geçmiştir..
Ülkenin, yerelin gerçek gündemin, meşgul eden seçimlerin sona erdiği bundan sonraki çaba ve çalışmaların hizmet olduğunu bilmesi gereken siyasilerin bunu yaparken de yapacakları diğer önemli bir şey daha var..


Oda 'Falan benden yana değildi, bize oy vermedi' diyerek kimseye kin beslemeden hareketle tüm toplumu kucaklamalı ve yerel bürokratlarla birlikte ekonomik kriz, daralma başta olmak üzere zaten bir çok sıkıntı içinde olan ülkenin, bölgenin, kentlerin, ilçe ve beldelerin ekonomisine, geleceğine karınca kararınca su taşımalıdırlar.


Seçim arifesinde kapısı açılan buzluğun, İmralı'ya, havuzun başı TRT'ye kadar gelen barış süreci muhataplarının da unutulmadan çıkarılması düşünülen yeni Adalet Reformuna bir Genel Af'ın da eklenip, eklenmeyeceğini konuşulması, tartışılması da düşünülmeli ve yeni bir kardeşlik sürecinin başlayabileceği de ortaya konulmalıdır.


Türkiye İttifakı denildikten sonra tarımdan, sanayiye, eğitimden, sağlığa her hizmetin birlikte yapılması gibi bir plan ve projenin de ortaya konulabileceğinden ümitlenen toplumun tüm kesiminin bu yöndeki beklentilerinin gerçekleşmesi için cesur adımlara ihtiyaç duyulduğu bir zaman da olan ülkenin iç kalesinin sorunları gibi dış sorunlarını en aza indirecek olan bir sürecin, erken' denerek hemen, bilemediniz 1 yıl sonra yapılabileceği konuşulan yeni bir seçim öncesi tüm siyasilere olumlu şeklin de yansıyacağı da bilinmelidir.
Bunun ve bunlar için de artık hiç bir manaya, engele takılmadan yeniden iş başı yaparak, kolları sıvayarak, cesur adımlar atarak birlikte hareketle hep birlikte yapabiliriz.


Ve bu ülkenin birilerinin değil, hepimizin olduğunu yüksek sesle söyleyerek yeniden hem de en güçlü şekilde iş başı yapabiliriz.
Bence yapabiliriz, ya sizce?!.