“İsrafil” kelimesinin de aslen İbrânice olduğu ve “Abdullah”, yani “Allah’ın kulu” veya “Abdurrahman”, yani “Rahmân’ın kulu” manasına geldiği söylenmiştir. Çünkü bu kelime de, “israf” veya “serâf ile “îl”den mey­dana gelmiştir. İbrânice’de “israf” ve “serâf, “abd” yani “kul” manasına; “îl” de “Allah” manasına gelmekte­dir

 “O münâdînin, yani seslenenin yakın bir yerden seslendiği güne kulak ver!” âyetinde bahsedilen “münâdî”nin ve “O davet edicinin-çağırıcının, görülmemiş birşeye çağırdığı gün sen de onlardan yüz çevir!”  âyetindeki “davetci”nin, İsrafil (a.s) olduğu söylenmiş; onun bu seslenişi, yani diriliş çağ­rısını kıyamet günü Beyt-i Makdis’deki kayaya dayana­rak yapacağı rivayet edilmiştir.

Ka’bu’l-Ahbar’dan gelen bir rivayete göre, İsrafil (a.s)’in dört kanadı vardır; yukarıdaki iki kanadı ile uçar, bir kanadı ile örtünür, bir kanadı da omuzundadır. Kader kalemi, onun kulağı üzerindedir. Levh-i Mahfuz’dan va­hiy indiği zaman, o kalem onu yazar. Sonra diğer melek­ler bunu İsrafil (a.s)’den öğrenip, gereğini yaparlar. O, şânı yüce bir melektir. Kanadının biri doğuyu, biri batıyı kaplar. Bir kanadıyla, Allah Teâlâ’nın azameti karşısında utancından yüzünü örter. İki ayağı, yedinci(7.) kat yerin al­tındadır. Başı, Arş’ın sütunlarına ulaşır. İki gözü arasın­da cevherden bir levha vardır. Allah kullarına bir emir buyurmak istediğinde, Kalem’e o levha üzerine yazması­nı emreder. Sonra bu emir İsrafil (a.s)’den Mikâil (a.s)’e ulaşır. Onun bedeni, tüyler, ağızlar ve dillerle kaplıdır.
Her gün cehenneme üç defa bakar ve ızdırap içinde kıvra­nır. O, dünyayı gözyaşları ile boğacak kadar ağlar.

Beyhakî’nin “Şu’ab”ında yeralan  bir riva­yetin devamında Hz. Peygamber (a.s), inişi ile Cebrail’i çok korkutan bu meleğin kim olduğunu sormuş ve Cebrail (a.s), “O, İsrafil idi. Allah’ın yarattığı günden beri Al­lah’ın huzurunda idi. O, bakışlarını yerden kaldıramaz. Çünkü onunla Rabbü’l-âlemîn arasında yetmiş nur bu­lunmaktadır. O nurların herbiri, kendisine yaklaşan herşeyi yakar. İsrafil’in önünde Levh-i Mahfuz bulunmakta­dır. Allah Teâlâ gökteki veya yerdeki herhangi birşey hakkında ona izin verdiğinde, Levh onun alnının hizası­na kadar yükselir. O da Levh-i Mahfuz’a bakar, eğer o be­nimle ilgili bir iş ise, onu bana emreder. Mikâil ile ilgili birşey ise, ona emreder. Ölüm meleğinin işi ise, ona emre­der…” diyerek İsrafil (a.s)’i anlatmıştır.

CEBRA-İL

AZRA-İL

MİKA-İL

İSRAF-İL

Dört büyük meleğin isminde İL ismi şerifi vardır ayrıca soyismimde de İL ismi şerifi vardır İLCAN soyismimin anlamı Ruhullah anlamındadır.İL-CAN Allah’ın ruhu demektir…